İrritable bağırsak sendromu (İBS) nedeni bilinmeyen, bağırsak hareketlerinde değişiklik ile karakterize fonksiyonel bir bağırsak hastalığıdır. Genellikle 30-50 yaş aralığında ve kadınlarda daha sık görülmektedir. Hayatı tehdit edici bir hastalık olmayan İBS’nin hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyen karın ağrısı veya karında rahatsızlık hissi, ishal, kabızlık ve şişkinlik gibi birçok semptomu bulunmaktadır. Gastrointestinal sistem dışındaki şikayetlerde bulunmaktadır. Bunlar; baş ağrısı, kronik yorgunluk, dismenore (regl sancısı), psikolojik stres gibi semptomlardır. İBS’nin idiyopatik (nedeni bilinmeyen) olması sebebiyle İBS tedavisi semptomları hafifletmeye yönelik olarak yapılmaktadır. Hayat kalitesini büyük ölçüde etkileyen tüm bu semptomlar bireyin beslenme alışkanlıklarına göre şiddetlenebilmekte veya hafifleyebilmektedir. Bu hastalığı taşıyan kişilerde yiyeceklere, ilaçlara, bağırsak hormonlarına (örneğin kolesistokinin) ve strese karşı “anormal” bir kolon yanıtı vardır.
Psikolojik faktörler, İBS’ ye duyarlı olan kişilerde merkezi ve enterik sinir sistemleri arasındaki sinyalleme dengesine müdahale ederek hastalık oluşumunda rol oynar. Yapılan çalışmalarda çocukluk döneminde bozuk aile yapısı, ebeveyn ölümü gibi travmatik olaylar veya istismar durumları açık bir şekilde İBS yatkınlığı ile ilişkilendirilmiştir. Anksiyete ve depresyon gibi bozulmuş başa çıkma mekanizmaları ve yandaş psikolojik rahatsızlıklar, bağırsak geçirgenliğini ve immün fonksiyonları etkileyebilmektedir. Besinler, İBS’ nin patofizyolojisinde ve tedavisinde önemli bir faktördür, hastaların çoğunda yemekten sonra semptomlar şiddetlenir. Besinlerin İBS semptomlarını etkilediği mekanizmalar; enterik bakteriler tarafından kısa zincirli karbonhidratların fermantasyonu, gıda alerjisi, immün olmayan besin duyarlılığı, bağırsak hareketliliğinde değişiklikler, disakkaridlerin ve ozmolitesi yüksek besin ögelerinin taşınımında sıvı geçişlerinin yetersiz olması, bağırsak hormonlarında değişiklikler ve bağırsak mikrobiyomundaki değişikliklerdir.
İBS DE FONKSİYONEL BESLENME TEDAVİSİ
İBS hastalarında SIBO, Non-Çölyak Gluten Hassasiyeti, Histamin intoleransı sıkılıkla görülmektedir. Gluten ve süt ürünlerindeki bazı bileşenler hastalığın semptomlarını arttırmaktadır. Beslenme tedavisinde 4-8 hafta süreyle Düşük FODMAP diyeti uygulanır. Düşük FODMAP diyeti uygulaması sindirilebilirliği artırır, osmotik yükü azaltır ve fermantasyon ile gaz üretimini azaltır. Bu süreçte mide asidi doğal ev yapımı elma sirkesi ile desteklenmelidir.
İBS de beslenme tedavisine ek olarak doğal antimikrobiyaller ve prokinetik ajanlar kullanılabilir. Doğal antimikrobiyaller direnç geliştirmez, tolere edilebilir ve yan etkisi azdır, daha ucuzdur ve daha uzun süre kullanılabilir. Bunlar; berberis, kekik, allisin, adaçayı ve biberiye aromatik yağı, neemdir. Hangisinin kullanılacağı ve tedavi süreci kişiye göre değişmektedir.
IBS de şişkinliği azaltmak için kimyon uçucu yağı ve meyveleri, rezene meyvesi ve uçucu yağı, kişniş çayı, zencefil kullanılabilir.
İBS’de probiyotik kullanımı Bifidobacterium infantis ve Lactobasili
ailesinin IBS semptomlarını(ağrı-gerginlik- şişlik-kabızlık) azaltmakta etkili olduğu belirtilmiştir. Zararlı flora ile rekabete girer intestinal immun aktivasyon üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkileri vardır.