AKDENİZ DİYETİNİN KANSER HASTALIĞI ÜZERİNE ETKİSİ
Akdeniz Diyeti ve Kanser Dünya da uygulanan bir çok beslenme türü, diyet biçimi bulunmaktadır. Bunlardan biri sağlık üzerine bir çok olumlu etkiye sahip olduğu kabul görmüş olan Akdeniz Tipi Beslenmedir (Akdeniz Diyeti).
Temel olarak Akdeniz diyeti; bol miktarda meyve ve sebze, tahıl, kuru baklagiller, sert kabuklu meyveler ile yüksek miktarda posa, orta miktarda balık ve tavuk (2-4 kez/hafta), düşük düzeyde kırmızı et (1-2 kez/ay), öğünlerde az miktarda kırmızı şarap (kadınlar için 1 kadeh, erkekler için 2 kadeh/gün) içeren, zeytinyağından zengin, doymuş yağlardan fakir bir beslenme şeklidir.
Akdeniz diyeti içerdiği vitamin, mineral ve fonksiyonel bileşiklerinin çeşitliliği sayesinde genel olarak antioksidan kapasitesi yüksek ve antiinflamatuar özelliğe sahiptir. Bir çok hastalığın iyileştirilmesinde ve sağlıklı yaşam için Akdeniz Diyeti uygulanmaktadır. Kanser, sağlıklı hücrelerin mutasyon sonucu, denetimsiz olarak hızla çoğalması ile oluşan bir hastalık tanımlanmaktadır ve tespit edilene kadar ‘tümör’, ‘kitle’, ‘yumru’, ‘nodül’ veya ‘lezyon’ olarak adlandırılabilmektedir.
Tümörler, kişinin beslenme durumuna, fizyolojik özelliklerine, kanserin türüne ve tedavi şekline bağlı olarak iyi huylu ya da kötü huylu olarak adlandırılabilir. Sağlıksız diyet kalıpları yüksek BKİ, komorbid hastalıklar ve artmış kanser insidansı ile ilişkili olduğunu gösterilmektedir. İncelenen beslenme modellerinde görüldüğü üzere besin örüntüsünün yanında besin pişirme ve saklama koşulları da belirli riskler taşımaktadır.
Özellikle kızartma, kavurma, tuzlama ve tütsüleme işlemleri sırasında karsinojen olarak tanımlanacak boyutta artış saptanmıştır. Karaciğer ve böbrek gibi organlar başta olmak üzere tüm dokularda birikme eğiliminde olan bu karsinojen bileşikler, hücresel dengeyi değiştirerek, artmış kolon, meme, prostat kanseri riski ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bu bileşiklerden bazıları Dünya Sağlık Örgütü ve IARC tarafından kanserojen olarak sınıflandırılmaktadır ve mesane, akciğer ve cilt kanserleri için güçlü kanıt düzeyinde risk oluşturduğu belirtilmektedir.
AKDENİZ TİPİ BESLENME KORUYUCU ETKİYE SAHİP
Kardiyovasküler hastalık ve kanser gibi hastalıkların diyete bağlı bileşenlerinin değerlendirilmesi sonucunda Akdeniz tipi beslenmenin kronik hastalıklar ve birçok kanser türünden koruyucu özelliğe sahip olduğu ortaya konulmuştur. Akdeniz diyet modelinde tümör büyümesini azaltabilen birçok bileşik ve besin maddesi bulunmaktadır. Zaman zaman diyet içerisindeki farklı besin maddelerinin tek başına kanserden koruyucu olabileceği hakkında çalışmalar ortaya sürülse de Akdeniz diyet modeline atfedilen sağlık yararı tek bir besin türünden değil diyetin toplam enerji dengesi, makro ve mikro besin içeriği ve biyoaktif bileşenlerin toplam yararından gelmektedir. Aynı zamanda işlenmiş ürünlerin diyette yer almaması ve zararlı bileşiklerin oluşumunu tetikleyen pişirme yöntemlerinin kullanılmaması diyetin ekstra yararlarından sayılabilmektedir.
Meyve ve sebzeler, lifler, zeytinyağı, balık ve kırmızı şarap gibi Akdeniz diyetinin ana bileşenleri, E vitamini, C vitamini, folat, selenyum, antioksidanlar (yani karotenoidler, flavonoidler, resveratrol ve diğer polifenolik bileşikler) ve omega-3 dahil gibi çeşitli biyoaktif bileşiklerin zengin kaynaklarıdır. Akdeniz diyeti ve kanser çalışmaları, oksidatif stresin hücre poliferasyonu üzerine etkisine ve beslenme ile inflamasyonun hafifletilmesi konularına odaklanmaktadır. Diyet lipid kaynağınının zeytinyağına dayanması diyetteki doymuş yağ asitleri/doymamış yağ asitleri oranını azaltmaktadır. Zeytinyağındaki polifenollerin düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) partiküllerini oksidatif hasardan koruduğu, antioksidan kapasiteleri ile oksidatif süreçlere karşı dayanıklılık sağladıkları ve bu uçucu bileşiklerin zeytinyağının ‘fonksiyonel gıda’ özelliğine katkı sağlamaktadır.
AKDENİZ DİYETİ SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALIDIR
Zeytinyağ aynı zamanda sebzelerle beraber kullanıldığında antioksidan özelliği ve diğer fenolik bileşiklerinin sağlık üzerine olumlu etkilerini arttırmaktadır. Akdeniz tipi beslenme, içerdiği makro besin ögesi dengesi yanında mikro besin ögeleri ile de organizmanın oksidasyon ile savaşmasına katkı sağlamaktadır. A vitamininin farklı formları antioksidan özellikleri DNA’yı oksidatif hasara karşı korumaktadır. Akdeniz diyet modelinin, planlanan bir diyet olması yerine yaşam şekli olması, sürdürülebilir olması gerekmektedir. Bunların yanında kanser dâhil olmak üzere birçok dejeneratif hastalık için azalmış risk ile ilişkilendirilmesi nedeniyle sağlığı sürdürücü etkisi de bulunmaktadır.